Tarımsal üretimde bugüne kadar ana hedef genellikle üretim artışı ol¬muştur. Kantitatif üretim artışının yanında, ürün kalitesinin artırılması, üretim girdilerinin azaltılması, doğal kaynakların korunması, insan, hayvan ve çevre sağlığı gibi konular hep ikinci planda kalmıştır. Geleneksel tarım yöntemlerinin uygulandığı sanayileşmiş birçok Avrupa ülkesinde, ekolojik denge alt üst olmuş, buna bağlı olarak insan sağlığı bozul¬muş, birçok canlı türünün nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Çiftçiler ve tüketiciler, geleneksel tarım uygulamalarında (bitkisel ve hayvansal üretim) kullanılan kimyasalların çevre ve insan için son derece korkunç sonuçlar doğurabileceğini fark etmiş, bunun üzerine çiftçiler ve tarım birlikleri çevre ve insan için daha iyi sonuçları olan organik tarım çalışmalarına 1960'lı yılların sonunda başlamışlardır. Böylece Avrupa ülkelerinde, tarımsal üretimin çevre ve insan sağlığına duyarlı, sürdürülebilir olması için çalışmalar başlamış ve "Orga¬nik Tarım" kavramı ortaya atılmıştır. 1972 yılında merkezi Almanya'da bulunan IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movements) kurularak organik tarım organize hale gelmiştir. Organik üretim tarzı, geleneksel tarıma alternatif olarak ortaya konmuş ve değişik ülkelerde "Ekolojik Tarım", "Organik Tarım" veya "Biyolojik Tarım" olarak adlandırılmıştır. Organik tarım, AB ve FAO tarafından alternatif üretim yöntemi olarak kabul edilmiş ve programlarına alınmıştır (FAO, 2009). Dünyanın en hızlı büyüyen gıda sektörlerinden biri olan su ürünlerinin organik olarak gelişim durumu organik tarıma oldukça benzemektedir. Bununla birlikte, günümüzde, organik su ürünleri yetiştiriciliği, sertifikalanmış ürün çe¬şitliliği ve kalitesi açısından tarım sektörünün gerisinde kalmıştır (Bergleiter 2001; Brister ve Kapuscinski, 2001). Atlantik salmon (Salmo salar), karides (Penaeus sp.), sazan (Cyprinus carpio) ve gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) organik standartlara göre üretilmiş ve sertifikalanmış türler arasındadır. Bununla birlikte, çipura (Sparus auratus), deniz levreği (Dicentrarchus labrax), tilapya (Oreochromis sp.), midye (Mytilus sp.), kaynak alabalığı (Salvelinus alpinus), mersin balığı (Acipencer sp.) ve daha birçok türünde "organik" olarak üretimine başlanmıştır. Gelecekte organik su ürünleri üretimi için tarak (Pecten sp.) ve Atlantik morinasının da (Gadus morhua) dahil olduğu yeni türlerin üretilmesi için çalışmalar devam etmektedir (Tekinay ve ark., 2006).
Eser Adı (dc.title) | EKOLOJİK SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ |
Yazarlar (dc.contributor.author) | MURAT BİLGÜVEN |
Yayıncı (dc.publisher) | DORA |
Yayın Türü (dc.type) | Kitap Bölümü |
Özet (dc.description.abstract) | Tarımsal üretimde bugüne kadar ana hedef genellikle üretim artışı ol¬muştur. Kantitatif üretim artışının yanında, ürün kalitesinin artırılması, üretim girdilerinin azaltılması, doğal kaynakların korunması, insan, hayvan ve çevre sağlığı gibi konular hep ikinci planda kalmıştır. Geleneksel tarım yöntemlerinin uygulandığı sanayileşmiş birçok Avrupa ülkesinde, ekolojik denge alt üst olmuş, buna bağlı olarak insan sağlığı bozul¬muş, birçok canlı türünün nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Çiftçiler ve tüketiciler, geleneksel tarım uygulamalarında (bitkisel ve hayvansal üretim) kullanılan kimyasalların çevre ve insan için son derece korkunç sonuçlar doğurabileceğini fark etmiş, bunun üzerine çiftçiler ve tarım birlikleri çevre ve insan için daha iyi sonuçları olan organik tarım çalışmalarına 1960'lı yılların sonunda başlamışlardır. Böylece Avrupa ülkelerinde, tarımsal üretimin çevre ve insan sağlığına duyarlı, sürdürülebilir olması için çalışmalar başlamış ve "Orga¬nik Tarım" kavramı ortaya atılmıştır. 1972 yılında merkezi Almanya'da bulunan IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movements) kurularak organik tarım organize hale gelmiştir. Organik üretim tarzı, geleneksel tarıma alternatif olarak ortaya konmuş ve değişik ülkelerde "Ekolojik Tarım", "Organik Tarım" veya "Biyolojik Tarım" olarak adlandırılmıştır. Organik tarım, AB ve FAO tarafından alternatif üretim yöntemi olarak kabul edilmiş ve programlarına alınmıştır (FAO, 2009). Dünyanın en hızlı büyüyen gıda sektörlerinden biri olan su ürünlerinin organik olarak gelişim durumu organik tarıma oldukça benzemektedir. Bununla birlikte, günümüzde, organik su ürünleri yetiştiriciliği, sertifikalanmış ürün çe¬şitliliği ve kalitesi açısından tarım sektörünün gerisinde kalmıştır (Bergleiter 2001; Brister ve Kapuscinski, 2001). Atlantik salmon (Salmo salar), karides (Penaeus sp.), sazan (Cyprinus carpio) ve gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) organik standartlara göre üretilmiş ve sertifikalanmış türler arasındadır. Bununla birlikte, çipura (Sparus auratus), deniz levreği (Dicentrarchus labrax), tilapya (Oreochromis sp.), midye (Mytilus sp.), kaynak alabalığı (Salvelinus alpinus), mersin balığı (Acipencer sp.) ve daha birçok türünde "organik" olarak üretimine başlanmıştır. Gelecekte organik su ürünleri üretimi için tarak (Pecten sp.) ve Atlantik morinasının da (Gadus morhua) dahil olduğu yeni türlerin üretilmesi için çalışmalar devam etmektedir (Tekinay ve ark., 2006). |
Kayıt Giriş Tarihi (dc.date.accessioned) | 2024-03-29 |
Açık Erişim Tarihi (dc.date.available) | 2024-03-29 |
Yayın Yılı (dc.date.issued) | 2013 |
Tek Biçim Adres (dc.identifier.uri) | https://hdl.handle.net/20.500.14114/5934 |
ISBN (dc.identifier.isbn) | 978-605-4798-46-9 |
Dil (dc.language.iso) | tur |
Konu Başlıkları (dc.subject) | ORGANİK SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ |
Konu Başlıkları (dc.subject) | 14.3. ORGANİK SU ÜRÜNLERİ ÜRETİMİ |
Konu Başlıkları (dc.subject) | 14.4. ORGANİK SAZAN YETİŞTİRİCİLİĞİ |
Konu Başlıkları (dc.subject) | 14.5. ORGANİK SALMONİD YETİŞTİRİCİLİĞİ |
Haklar (dc.rights) | DORA Basım-Yayın Dağıtım Ltd. Şti. ve İbrahim Ak |
İlk Sayfa (dc.identifier.startpage) | 1 |
Son Sayfa (dc.identifier.endpage) | 363 |